2 Mart 2016 Çarşamba

Milli Sembolümüz "Kurt" un Türk Kültürü'ndeki Yeri

Kurt Türk efsanelerinde merkezi bir rol oynamaktadır. Göktürk hükümdar sülalesi olan Aşına ailesinin atası bir dişi kurt idi. 6.-7. Yüzyıllarda Türk halk çevresinde kurt-ata inancı çok yaygındı. Taşlar ve madenler üzerine bunu tasvir eden kabartmalar yapılıyor ve Göktürk hakanları, atalarının hatırasına hürmetten, otağlarının önüne altın kurt başlı tuğ dikiyorlardı. Böylece kurt-başlı sancak hakanlık alameti olmuştu. M.Ö. Asya Hunlarında, hatta o tarihlerde Batı Türkistan’da oturan Wu-sunlar’da kurttan türeme efsanesi ve dişi kurt tarafından verilen süt ile beslenme inancı yaşıyordu. Aynı efsane Tabgaçlarda da vardı. Tabgaç ülkesinde "kurt dağları", "kurt nehirleri" ve kurt dağına ait bir sunak bulunuyordu. Uygurların diğer bir menşe efsanesi, bunları da kurta bağlıyordu. Türklerle kurtun efsanevi ilgisi İslam ve Süryani kaynaklarında da akisler bulmuştu. Kaynaklarda Avrupa Hunlarından "Kuzey Kurtları" diye bahsedilmesi ve Hun-Kurt (=Hunwulf: Skir kralının kardeşi) gibi isimlerin görülmesi de Batı Hunlarında kurt geleneğinin izleri olsa gerektir. Batı (Bulgar) Türkeri’nde kurt kelimesinin özel ad olarak da kullanıldığı anlaşılıyor. 


Kurt'un Türkçe’de diğer adı böri’dir ve bu kelime Orhun kitabelerinde, Uygurca vesikalarda, Divânü Lügati't-Türk’de ve Oğuz Kağan Destanında geçer. çin kaynaklarında "Fu-li" şekli ile yer adı, şahıs adı, kavim soyadı vb. olarak çok zikredilir. Unlu Tabgaç hükümdarı Tai-wu(424-452)'nun lakabı Fu-li veya Fo-li ( = Böri) idi. Göktürk hakanlığının hassa ordusu mensuplarına da "Fu-li" deniyordu. Türkler arasında kurta verilen büyük ehemmiyet asrımızın başlarına kadar devam etmiştir. Etnoloji ilmine göre kurt motifi Türkler için "tipik"tir, yani başka kavimlerde görülmeyen bir etnografik belirtidir, Eski Çin kaynaklarında bile Türk asıldan olmayan bazı kavimler "kurttan türeyenlerden değildir" şeklinde ayırdedilmiştir. 

Türk edebiyatına Moğollar zamanında tespit edilmiş şeklinden intikal ettiği için bizde Moğolca adı ile ("Ergene-kon") tanınan destan da Moğol devri tarihçisi Reşîd'üd-din tarafından Moğollaştırılmış Göktürk Bozkurt Destanından başka bir şey değildir. Türk destanlarında kurt, ayrıca yol gösteren, buhranlı anlarda imdada yetişen bir varlıktır. Uygurların "Kutlu Dağ” efsanesinde kurt, ülkeye bereket ve saadet getirdiğine inanılan kutlu bir kayanın Çinlilere verilmesinden sonra, uğursuzluk çöken memleketin açlığa mahkûm olması üzerine kendilerine yeni yurt arayan Uygurlara rehberlik etmişti. Batıda (11. yy. sonu) Kumanlarda yardımına başvurulduğuna dair kayıtlar bulunan kurtun rehberlik rolü de M. 2. asır ortalarına kadar geri gitmektedir. Wei-shu’daki bilgilere göre, M. 160-170 yılları arasında, yerlerinden ayrılmağa mecbur kalan Tabgaçlar ’ın ataları (Hunlar. İhtimal M. 160'lara doğru Kuzey- Hun topraklarını istila eden Sien-pilerin şiddetli baskısı ile ilgili, bk. yk. Asya Hunları) "garip yaratılışlı" bir hayvanın rehberliğinde yolsuz dağlardan aşabilmişlerdi. Göçü T'ui-yin adlı bir başbuğ (Herhalde -Bulgar Hakanları listesindeki- Avitokhol'un oğlu veya akrabası, bk.yk. Büyük Bulgarya) idare etmişti ki, Çince olmayan bu ad Türkçe’de "bir yandan diğer yana gecen" manasındadır. Gök-Türklerdeki kuıt=Aşına adı da (şimdiye kadarki okunuşları: Asena, Zena, Aşina vb.) aynı efsane ile ilgili olarak, Türkçe "Aşan" şeklinde de açıklanmıştır. Hunlar tarafından kurulan 2. Chao devleti (328-352, bk. yk. Asya Hunları) tanhusu, taştan bir kaplan heykelinin, arkasında 1000 kurt ve tilki olduğu halde, harekete geçtiğini gördüğü zaman, "taş kaplan’ın Tanrı'nın emri ile kendisine sefer istikametini göstermekte olduğunu söyleyerek savaşa hazırlanmıştı. Burada rehberlik görevini yapan taş heykelin aslında kurt olması kuvvetle muhtemeldir, zira kurt sürüsü, kaplanı değil, Türk geleneğinde “kök-böri” veya "gök yeleli" denilen yaşlı ve tecrübeli kurtu takip eder. Esasen Türkler için "tipik" olduğu belirtilen kurt ile ilgili -Moğollar ve diğer Asya kavimleri arasındaki- efsane, masal ve hikâyelerden başka eski Roma'nın, Remus-Romulus efsanesi ve Ortaçağ İtalya'sında, Papa Leo, St. Lupus efsanelerinde vb. Türk tesirine yıllarca önce işaret edilmiştir. Daha sonraki geniş araştırmalarda da, Yunanistan'dan Finlandiya'ya kadar bütün Avrupa ve ayrıca Amerika, Hindistan masal ve hikâyelerinde Kurt’un, tıpkı Türklerde olduğu gibi, iki fonksiyon (ata ve rehber) icra ettiği anlaşılmış, neticede, "köpek mitolojisinden daha eski olan kurt mitolojisinin" Prehistorik çağlarda Orta Asya'dan dünyaya yayıldığı kanaatine varılmış, son olarak, başta eski Roma kültüründe olmak üzere dünyadaki kurt mitolojisini ayrıntılı bicimde inceleyen A. Alföldi tarafından Roma'daki dişi kurt efsanesi ve Luperkale (ata mağarası) törenlerinin Asya Bozkırları menşeli olduğu ve "savaşçı çobanlar”dan, Etrüskler aracılığı ile baba hukukuna dayalı devlet anlayışı ile birlikte, Batıya intikal ettiği ortaya konmuştur. 

En büyük ve kadim Türk destanı olarak eski Türk devlet gelenekleri ve sosyal davranışlarını yansıtan "Oğuz Hakan" Destanı'nda Bozkurt, semavî ışık ve geyik bir arada görülmektedir. Oğuz, mücadele ettiği canavara karşı geyiği yem olarak kullanmış, gökten bir ışık demeti içinde inen kız ile evlenmiş ve yine gün ışığından peydahlanan Bozkurt öncülüğünde dünya fütuhatına çıkmıştır. Bulgaristan'da Madara'daki ünlü kaya kabartmasında heybetli bir süvari biçiminde gösterilen Krum Han'ın yanında normal büyüklükteki kurt tasviri herhalde Türk Bozkurt geleneğinin taşa işlenişinden diğer bir örnek olmalıdır. Yukarıda söylediğimiz gibi, Gök-Türkler cağında hakanlık belgesi olan altın kurt başlı sancak geleneği Uygur devrinde de devam etmiştir. Ancak, 14. asra doğru yazıya geçirilmiş olduğu bilinen Oğuz Kağan Destanı'nda yer alması tabii sayılmak gereken geyik ve semavi ışık motiflerinin gerçekte Bozkır-Türk kültürünün asli unsurlarından olmadığı, bunların daha ziyade yabancı (İskit veya Fin-Ugor ?) kavimlerinden ve Maniheizm vb. gibi dinler aracılığı ile batıdan Türklere geçtiği anlaşılmaktadır. Fakat kurt motifi, çobanlık ve besicilikle olan sıkı ilgisi dolayısıyla Bozkırlı ve yukarıda belirtildiği üzere, doğrudan doğruya Türktür. Bundan dolayı, hala çeşitli ülkelerdeki Türkler arasında söylenen masal ve halk hikâyelerinde hem ata, hem de kurtarıcı-rehber vasıfları ile Bozkurt, bütün Türklerce kutlu sayılmış ve Türklüğün milli sembolü payesine yükselmiştir.(Prof.Dr. İbrahim Kafesoğlu- Türk Milli Kültürü)